Bloggerların Dertleri

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlere bir kaç yıllık deneyimimden yola çıkarak kendimce Bloggerın Dertleri başlıklı bir yazı yazmak istedim. Blog yazmayı ister hobi olarak görelim ister iş olarak pek çok blog yazarının belli başlı ortak sıkıntıları var. Ben öncelikle kendimce notlar almaya başladım bu dertleri ama liste öyle uzadı ki 🙂 Çok uzatmadan bu listeyi sizinle de paylaşmak istiyorum 🙂

Bitmek Bilmeyen Bekleyen  Ürün Yazıları

1- Her daim kafanız dolu olabilir. Tanıtmanız için gönderilen ürünleri özensizce ve denemeden yazsanız adınız ‘Reklamcı’ olur. Ama hepsini denemek ve kendi aldıklarınızla tanıtım için gönderilenleri belli bir oranda karıştırarak yayımlamak, o ayarı tutturmak çok kafa yorucu. Kendinizi yapılması gereken bir sürü ödevi olan öğrenciler gibi hissetmeniz olası. Nerden başlasam, nasıl başlasam kısmı da cabası. Vuhuu bayağı kafiye yaptım 🙂 Pek çok ürünü denemeye zaman olmayabilir ve zevkinizden, cilt tipinizden, ten renginizden bir hayli uzak ürünleri denemek düşünülen kadar zevkli değil.

Meraklı Blogger Soruları

2- Herhangi bir paylaşım yaptığınızda normalde tek bir fotonuzu bile beğenmeyen diğer meraklı bloggerlar ‘Canım bu ürün sana hediyemi? Firmanın, pr’nin a-mail adresini verebilir misin?’ diye yazabilirler. Son yıllarda sadece bedava ürün elde edebilmek amaçlı açılmış blog sayısı o kadar fazla ki bu soruyu da sık sık alanlar oluyor.

Firmaların Baskıcı Tutumları

3- Bir de firmaların absürt istekleri var. Genelde etik ve disiplinli çalışmayı ilke edinmiş bloggerları oldukça zorlar bu istekler. Hediye çeki yollayıp siteden alışveriş yapmanızı ve bu alışverişi yazmanızı isteyebilir mesela. Ya da bir ürünü siz kullanıp yazmışsınız gibi bir yazı yollar ve yayımlamanızı ister.(Bu şekilde yaptığım her çalışmada etiket olarak ‘Basın Bülteni’ olduğunu belirttim. Sizde böyle yapabilirsiniz isterseniz.)  Bu da yetmiyormuş gibi devamlı ne zaman yazacaksınız diye baskı yapar. Bunu yapan firmaların yazılarını inatla yazmıyorum. Çünkü bana yollarken adeta hediye yollar gibi denemenizi isteriz diyerek yolluyorlar. Sonra her gün hani yazısı diyorlar. Kusura bakma şekerim, o istediğin yazı öyle basit yazılmıyor. Emek istiyor. Ve bu emeğimin karşılığı da senin bedava yolladığın tırnak kremi değil. Hiç bir firma salak değil ve bloggerların da youtuberların da bu çalışmalar için para aldıklarını biliyorlar.

Firma Görevlilerine Şirin Görünme

4- Genelde güzel çalışmalar, bütçeli çalışmalar blogu iyi olanlarla değil de firma görevlileri ile araları iyi olanlarla yapılıyor. Evet okunma oranları çok az olan pek çok bloggerın aldığı çalışmalar bazen çok emek veren, çok okunan blog sahiplerinin moralini bozabiliyor. Firmalar halkla ilişkiler kısmında 2017’de bile profesyonel davranamayabiliyor.

Herkes Sizi Çok Eğleniyor Sanabilir

5- Blogdan paza kazanın ya da kazanmayın kesinlikle dışarıdan göründüğü gibi kolay değil. Üstelik onca emeğinize rağmen ‘Bedavacı’ etiketini yemek de var.

6- Firmalardan ısrarla bedava ürün isteyenler yüzünden hem emeğin hem prestijin heba olması durumu var. Bu tarz şık durmayan hareketler yüzünden firmaların gözünde de kötü bir imaja giren bloggerlar haddini aşan firmalarla muhatap olmak zorunda kalabiliyor.

7- Blogda yazdığın herşeyin sana bedava geldiğinin sanılması. Çevrendekilerin ya da takipçilerinin ısrarla ürün istemesi de oldukça yıpratıcı. Bir de blog nedir bilmeyen eş dostun ‘Aaa sen Avoncu musun? Ruj falan mı satıyorsun?’ diye sorması. Oysa satın aldığın Chanel rujun taksiti hala bitmemiştir. 🙂

Çok para kazanacağını vadeden mesajlar

8- Israrla falanca markaya, filanca markaya üye edilmeye çalışılmaktan rahatsız olmayan var mı? Ama bizimkiler bitkisel, ama bizimkiler çok karlı, çok farklı gibi mesajlar almak çok can sıkıcı.

9- Diğer sosyal mecralarda hile ile alınmış takipçiler yüzünden hesabınızın başarısız gibi algılanması. Takipçi alana, beğeni alana kızmıyorum. Haksız rekabet insanları buna mecbur bıraktı. Ciddi anlamda başarılı pek çok blog instsgramda diğer hesapların altında bir takipçi sayısına sahip olunca hak ettiği değeri görmez oldu.

Kırıcı eleştirilere ve hakaretlere maruz kalmak

10- Aslında her hakaretin arkasından söylenen ‘ Mademki hesabın herkese açık, eleştirilere açık olmalısın.’ sözüne katılmıyorum. Kimse kimsenin ne hakaretine ne eleştirisine maruz kalmak zorunda değil. Yine de pek çok bloggerın uygun uslupla yapılan eleştiriyi olgunca karşıladığını görmek mümkün. Elbette hatalarımızı düzeltmeyi, daha iyi olmayı istiyoruz. Ama hakaretler istemiyoruz.

Evet, arkadaşlar… Aslında yazının devamı da var. Eğer isterseniz seve seve devamını da Yaşam Blogumda yazmak isterim. Sizi daha fazla sıkmamak için bugun 10 maddede bıraktım olayı 🙂